16 Kasım 2015 Pazartesi

Türkiye’nin en güzel 10 trekking parkuru 

Trekking, bir önceki yazımızda bahsettiğimiz gibi Türkiye’de özellikle son 10 yılda hızla gelişen bir turizm sektörü. Bu alanda hizmet veren pek çok turizm acentesi var. Sağlık problemi olmayan herkes trekking yapabilir, özel bir eğitim gerektirmiyor. Genellikle günübirlik olan geziler, bulunulan ilin yakın çevresinde yapılıyor. Trekking için en uygun mevsimler sonbahar ve ilkbahar. Çok sıcak olmayan hava koşulları uzun yürüyüşler için ideal. Doğa da bu iki mevsimde daha bir güzel oluyor. Trekking sezonu başlamak üzereyken, biz de büyük jürimize Türkiye’nin en güzel parkurlarını sorduk. Listede popüler rotaların dışında, sadece meraklılarının bildiği parkurlar da var.

ALADAĞLAR

Yaz ayları için ideal

Aladağlar, Toroslar’ın orta ve güneydoğu bölümünden yükseliyor. En yüksek zirvesi 3756 metre ile Demirkazık Dağı. Tamamı milli park içinde. Niğde’ye 60 km. uzakta. Her gün minibüs seferi var. Önemli trekking bölgeleri Yedigöller, Sokulupınar, Maden Boğazı, Kapızbaşı Şelaleleri, Sarımadenler ve Akşampınarı. Niğde’den araçla bir buçuk saatte Çukurbağ veya Demirkazık köyüne gidiliyor. Burada otel hizmeti veren bir dağ evi var. İsteyen bir buçuk saat mesafedeki Sokulupınar’da kamp kurabilir. Çukurbağ köyünden iki saatlik bir yürüyüşle Emli Vadisi’ne varılıyor. Buradan Kaldı, Güzeller ve Alaca zirvelerine tırmanmak mümkün. Trekking için en uygun dönem yaz ayları. Kalker kayalardan oluşan Aladağlar’da Emli ve Barasama vadileri dışında ormanlık alan yok. Yürüyüş boyunca alpin bitki topluluklarına rastlıyorsunuz.

KAÇKARLAR

Yürüyüş bir hafta sürüyor

Trans Kaçkar ve Trans Yayla parkurları en çok tercih edilenler arasında. Trans Kaçkar parkuru Artvin’den Rize’ye 45 km. Bir haftada tamamlanan bir parkur. 20 saat süren yürüyüş yolu Helek’te başlıyor, Ayder Yaylası’nda son buluyor. İlk kamp yeri olan Hevek Yaylası’ndan sonra Olgunlar, Nasraf ve Dilberdüzü Yaylası’na varılıyor. İsteyen, Hevek ve Ayder’de pansiyonda konaklayabilir. Son olarak Denizgölü Yaylası aşılarak Kaçkarlar’a varılıyor. Trans’ı geçmek için Olgunlar Yaylası’na geri dönülerek, Naletleme Geçidi aşılıyor, Karadeniz Gölü’ne varılıyor. Hevek’te Arhal Kilisesi ve Tek Kale görülebilir. Trans Kaçkar parkuru, Trans Yayla’ya göre daha zor. Trans Yayla’da Fırtına ve Ayder vadileri arasında kalan Sıratepe yaylaları aşılıyor. Orta zorlukta bir parkur.

LİKYA YOLU

En çok turistler tercih ediyor

Türkiye’nin trekking yapılmaya en uygun parkurlarından biri. Antalya Çıralı- Likya Yolu, Antalya- Fethiye arasında bağlantı sağlayan tarihi yolda bulunuyor. 500 km.’lik Likya Yolu’nun en önemli bölümü Yanartaş bölgesi. Ulaşım Kemer- Kumluca arasında sefer yapan minibüslerle sağlanıyor. Trekking için turistlerin tercih ettiği Likya Yolu’nun çoğunlukla Yanartaş’a kadar olan ilk bir kilometrelik bölümü kullanılıyor. Bu yolun iki-üç kilometre mesafesinde konaklamak isteyenler için pansiyonlar var. Dileyen bölgenin hemen yakınındaki kamp alanlarını kullanabilir. Yürüyüş boyunca Yanartaş’ın yanısıra, adak ağacına mutlaka uğranıyor.

YEŞİL KAMP

Köylüler çay ikram ediyor

Önce Ağrı’dan 97 km. uzaklıktaki Doğubeyazıt’a varılıyor. Doğubeyazıt’tan Eli Köyü’ne kiralık arabayla ulaşmak mümkün. Yürüyüş Eli Köyü’nde başlıyor ve 3 bin 200 metrekedeki Yeşil Kamp’a kadar devam ediyor. 1200 rakıma yaklaşık beş saatte varılıyor. Dr. Ayten Görgün, yaylalarda köylülerin yürüyüşçülere çay ve yoğurt ikramında bulunduğunu söylüyor. Geceleme Ağrı’da yapılacaksa, Yeşil Kamp’a kadar hayvan kiralayarak çadır, uyku tulumu gibi anakamp malzemelerini taşıtabilirsiniz. Buradan Ağrı Dağı’nın güney tarafında bulunan yerleşim merkezlerini, Doğubeyazıt’ı görmek mümkün. Gece kamptan Doğubeyazıt’ın Gürbulak Sınır Kapısı izlenebilir. Doğubeyazıt’ta konaklama imkanı var. Trekking ya da tırmanış için gelenler, kendi çadırlarını getiriyor.

KÖPRÜLÜ KANYON

Türkiye’nin en uzun kanyonu

Manavgat sınırları içindeki Köprülü Kanyon Milli Parkı’nda yer alıyor. Kanyon, 14 km. uzunluğunda, 100 metre derinliğinde, gür sedir ormanları ile kaplı bir vadi. Köprü Irmağı’nın, Bolasan Köyü ile Beşkonak arasında meydana getirdiği yarma vadi, Türkiye’nin en uzun kanyonu özelliğini taşıyor. Kapadokya’daki peri bacalarına benzeyen doğal görünümü ile trekking için uygun. Ağaçlarla gölgelenen nehir kenarında kamp yapmak için alanlar var. Ziyaretçilerin yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayabilecek tesisler de bulunuyor. Milli Park’ta çadır ve karavanla konaklama yapılabiliyor. Yol boyunca MÖ 5. yüzyılda kurulmuş antik Selge şehrinin tiyatrosu, agorası, Zeus ve Artemis Tapınakları, sarnıçlar, su kemeri görülebilir.
IHLARA VADİSİ

Lavların soğumasıyla oluştu
Vadiye, Aksaray-Nevşehir karayolunun 11. km.’sinden sapılarak gidiliyor. Kanyonu, Hasandağı’ndan çıkan bazalt ve andezit yoğunluklu lavların soğumasıyla ortaya çıkan çatlaklar ve çökmeler oluşturuyor. Bu çatlaklardan yol bulan kanyon bugünkü halini Melendiz Çayı sayesinde almış. 14 km. uzunluğundaki vadi Ihlara’dan başlayıp, Selime’de bitiyor. Vadinin yüksekliği yer yer 100-150 metreyi buluyor. Yürüyüş boyunca kayalara oyulmuş sayısız barınak, mezar ve kiliseleri gezebiliyorsunuz. Bazı barınak ve kiliseler yeraltı şehirlerinde ve birbirlerine tünellerle bağlantılı.

ERİKLİ YAYLASI

Meyve ağaçları arasında yürüyüş

Yalova’nın Çınarcık ilçesi Teşvikiye Köyü çevresinde bulunan Erikli Yaylası parkurunda, farklı doğal güzellikleri bir arada bulabiliyorsunuz. Bunun için önce Teşvikiye Köyü’ne gitmeniz gerekiyor. Yürüyüşe buradan başlıyorsunuz. Köyü biraz geçtikten sonra ormancıların kullandığı patikayı takip ederek yaylaya varılıyor. Bir buçuk saat süren parkurun ilk bölümü yokuş yukarı olduğu için biraz yorucu. Toplam dört saat süren parkurun ikinci bölümü dereyi takip ederek iki şelaleye varılmasıyla tamamlanıyor. Kestane ağaçları arasında başlayan yürüyüşe kiraz, böğürtlen, ceviz, erik, elma ve muşmula ağaçları arasından devam ediliyor.

BAFA GÖLÜ

Tarihi kalıntılar gezilebilir

Bafa Gölü, Milas sınırları içinde, Söke Ovası’nde yer alıyor. Milas-Söke karayolu üzerindeki Çamiçi İlçesi’nden geçilerek 10 km.’lik bir yoldan sonra ulaşılıyor. En güzel yürüyüş parkuru göl kenarındaki Heraklia kentinden tarihi Latmos Dağı tepelerine çıkan Kral Yolu yürüyüş parkuru. Kapıkırı Köyü’nden başlayan yürüyüşle Antik Kral Yolu izlenerek, Beşparmak Dağları üzerinde, tarih öncesi resimler ve erken Hıristiyanlık döneminden Freskler bulunan mağaralara ve manastır kalıntılarına çıkılıyor. Yürüyüş 14 saat sürüyor. Kapıkırı köyünden başlayan daha kısa bir yürüyüş parkuru daha var. Çok belirgin olarak görünen patikayı takip edenler 2 buçuk saati süren bir yolculukla tepeye çıkıyor. Yürüyüş boyunca çeşitli yükseltilerde antik kente ait surlar, kuleler görülüyor.

BOLKAR DAĞI - MEDETSİZ

Dağcı olmak gerekmiyor

Bolkar Dağları’nın 3 bin 524 metrelik zirvesi Ulukışla’nın 20 km. güneydoğusunda. Medetsiz’e Adana-Pozantı karayolundan gidiliyor. Dik ama teknik tırmanış gerekmeyen tırmanışla zirveye varmak altı saat sürüyor. Kışın kar yüzünden bu parkur tavsiye edilmiyor. Özcan Yüksek vadi, dağ gölü ve yörüklerle dolu olarak tasvir ettiği Medetsiz zirvesine çıkmak için dağcı olmak gerekmediğini söylüyor. Medetsiz Zirvesi’ne ulaşmak için alternatif bol. Ama düşük seviyeli bir eğime sahip olan Maden Köyü üzerinden takip edilen yolda Meydan Yaylası ve Koyunaşağı geçidinden gidilerek zirveye ulaşılan yol tavsiye ediliyor. Zirvede Hasan Dağı ve Aladağlar çok net görülüyor. Güneyden görülen kısmı daha heybetli ve güzel. Kuzey yolu için kamp yeri dağın son düzlüğü veya Koyunaşağı geçidi.
SÜLÜKLÜGÖL

Sülük yerine alabalık var

Adapazarı -Akyazı yakınlarında, Akyokuşkavağı köyünde yer alıyor. İstanbul’dan yaklaşık üç saat uzakta. Tabiatı Koruma Alanı girişinden itibaren göle kadar takip edilen toprak yangın yolu dokuz kilometre. Parkurun gidiş dönüş yolu toplam 16 km. Yürüyüş bazen toprak, bazen ormanlık yol içinden, 1200 metrede bir set gölü olan Sülüklügöl’e kadar sürüyor. Üç asır önce bir heyelan sonucu meydana gelen gölün içinde cansız Göknar ve Meşe ağaçlarını görebilirsiniz. Adını eskiden içinde bulunan sülüklerden almış. Gölde alabalık yetiştirilmeye başlandıktan sonra sülüklerden eser kalmamış. Sülüklügöl’e gitmek için en uygun zaman bahar ayları. Yaklaşık dört-beş saat süren Sülüklügöl yürüyüşü yorucu ama bol oksijenli havası ve eşsiz manzarası tercih ediliyor.

Bir dahaki yazımızda çoğu turizm acentesinin bilmediği gizli parkurlardan bahsedeceğiz :).


14 Kasım 2015 Cumartesi

YÜRÜYÜŞ TEKNİKLERİ

YÜRÜYÜŞ TEKNİKLERİ
Düz Yürüyüş: Yol olabildiğince düz zeminde yapılmaktadır. Yürüyüşçüyü yormayacak olabildiğince düz parkulardır.
Zik-Zak Yürüyüş: Bu teknik yamaç çıkılacağı zaman uygulanmaktadır. Yürüyüşçünün daha az enerji harcaması ve kaslarının daha az yorulması için “S”  çizilerek yapılan yürümedir.
Dik Çıkış: Yamaç arazilerde yolu kısaltmak amacıyla daha fazla enerji harcanarak yapılan yürüyüştür. Sırt çantalı yürüyüşlere uygun değildir.
Yan Kesme: Yamaca yan olarak, yani vadi tabanına paralel olarak yürüme tekniğidir. Bu yürüyüşte ayağın alacağı pozisyon şu şekilde olmalıdır; vadiye bakan ayağın içine, yamaca bakan ayağın dışına basılmalıdır. Zaten basılan zemin ayağınıza doğru talimatı verecektir.
Hareketli Zeminde Yürüyüş: Hareketli zeminde yürüyüşte ayak tabanı tam olarak basılmaktadır. Ayakaltındaki hareket durduktan sonra ağırlık aktarımı yapılmalı ve diğer ayak değiştirilmelidir.
İniş: Çıkışta olduğu gibi inişte de zik-zak, düz, dik ya da yan kesme şeklinde inişler yapılmaktadır. Ancak en çok tercih edileni zik-zak ve düz inişlerdir. İnişte, ayak tabanı zemine tam olarak ve hafif yan basılmalı yük ayak tabanlarına aktarılmalıdır. Çıkıştaki bütün kurallar inişte de geçerlidir. Ancak iniş daha çok dikkat gerektirmektedir. Enerji tükenmesi ve dikkatsizlik yüzünden inişte daha çok kaza olmaktadır.
Dinlenme Adımı Tekniği: Bir adım atıldıktan sonra gerideki ayak sürüklenerek çekilir ve pasif olarak yukarı kaldırılır. Sonra diz kilitlenir. Yük kilitlenen bu bacağa verilir çok kısa bir an böyle durulur ve dinlenen öteki bacakla adım atılır ve bu ayak kilitlenir. Bu böyle sürüp gider. Amaç enerji harcamamaktır. Yürüyüşlerde Vücut Sağlığı Öncelikle doğa yürüyüşlerine sağlığımız ve kondisyonumuz ile hazır olmamız gerekir. Doğada yapılan yürüyüşler sağlığımız açısından çok yapıcı olduğu kadar yorucudur da Yorgunluk, kaza, tükenme v.b. Sağlığımızı zorlayacak bir sürü durumla karşılaşabiliriz. Yürüyüş öncesinde, yürüyüş sırasında ve yürüyüş sonrasında akılcı ve dikkatli bir davranış bütünlüğü içinde sağlık açısından alınacak önleyici ve koruyucu tedbirlerle bu sporun zevkli ve yapıcı özeliğini devam ettirmek sizlerin elindedir.
Kaynak: http://alternatiftrekking.com/yuruyus-teknikleri/


13 Kasım 2015 Cuma

TREKKİNG TARİHÇESİ


Trekking doğada yapılan yürüyüşlere genel olarak verilen isimdir. Kelimenin kökeni ingilizcedir. Türkçede kullanımı yaygın olmakla beraber, bu kelime yerine doğa yürüyüşü kavramı da kullanılır.Trekking sporun özünü yürüyüş oluşturur. Bu yüzden trekkingin tarihçe ve gelişimi, insanın yürümesi ile birlikte başlar. Esası yük hayvanları ile yapılan iz sürme patika takibi, dağ ve doğa geçişleri yürüyüşleridir. Trekking bir eğlence turu değildir. Belirli zorluklar içerir, konforlu değildir, daha çok spora dayalıdır. Bu sebeple trekkingi turizm turları ile karıştırmamak gerekir. Tur daha geniş kapsamlı bir faaliyettir.Tarihine de bakıldığında 19. y.y' da beliren naturalist akımla birlikte insanlar özellikle keşfetmek ve öğrenmek için doğaya gitmeye başlamış, bununla da beraber trekking grupları, hatta kulüpler oluşmuştur.

Trekking yani Yürüyüş sporu 1980'lerden sonra Türkiye'de de gelişme göstermiştir. Gelişmeye başladığı yıllarda doğasever insanların, doğal güzellikleri yaşamak ve doğada bulunmak amaçlı gerçekleştirdikleri kişisel veya arkadaş çevresi etkinlikleri olarak başlayan trekking, günümüzde ise alternatif turizm çatısı altında giderek ekonomik boyut kazanmış ve büyümüştür. Bugün trekking, genelde şehrin stresinden kurtulmak isteyenlerin, haftasonu günübirlik şehre yakın parkurlarda ya da yabancı ülkelerde 2-3 haftalık turlar şeklinde, profesyonel bir rehber eşliğinde gerçekleştirdikleri bir spor durumundadır.